9 Nisan 2010 Cuma

Yeni Bir İnsan Atası türü, Australopithecus sediba

Australopithecus sediba



Paleoantropoloji için ilginç ve biraz da soru işaretli bir makale 9 Nisan Sicence dergisinde yayınlandı.  Bu makale daha önceden spekülatif haberler ile duyduğumuz Lee Berger (solda) ve meslektaşları tarafından yazıldı. Hatırladığınız gibi Lee Berger, Güney Afrika Witwatersrand Univeristesinde çalışıyor, bu üniversite aynı zamanda paleoantropoloji tarihinde önemli bir isim olan Raymand Dart'ın da çalışıtğı universite. National Geographic News için de çalışan Lee Berger 2008 yılında PloSOne dergisinde "Small-Bodied Humans from Palau, Micronesia" başlığı altında Endonezya yakınlarında Micronesia adasında Homo floresiensis benzeri bir türe ait fosiller keşfetmişti. Berger'in çalışması Nature dergisinin raportörü Rex Dalton tarafından eleştirildi ve "Archaeology: Bones, isles and videotape" başlığı ile Nature dergisinde yayınladı. Bu çalışmada Dalton, bilimsel bir keşfin National Geographic Society gibi koloniyal popüler magazin mantığı ile çalışan bir derginin sponsorluğunun beraberinde Berger gibi "Indiana Jones" havasında bir araştırmacı tarafından nasıl popüler magazin şovu ve bilim arasında kaldığına dikkat çekiyordu. Böylece bilimsel bir çalışmanın nerde ve nasıl yayınlandığı değil nasıl gerçekleştiridiğinin de önemi bir kaz daha ortaya çıkmış oldu. Kısaca Lee berger maalesef paleoantropoloji camiasında magazin şovu yaptığı için referansı lekeli bir isim, bu bilimin otoriteleri tarafından pek dikkate alınmıyor. Ancak bir bilim şovmeni Sicence dergisinin bugünkü sayısında Güney Afrika'dan yeni bir australopithecus türüne ait keşfini duyurdu. Bakalım keşif neymiş :),
Güney Afrika'da Malapa Mağarası'ndan bulunan bu tür insan evirminde önemli rol oynamış bir cinse ait; Australopithecus. Bu cins ilk olarak 1924 yılından Raymond Dart tarafından yine Güney Afrika'da bir mağarada keşfedildi. Ancak bulunan bu ilk fosil Australopithecus africanus olarak isimlendirildi. 1924 yılından günümüze kadar Au. africanus başta olmak üzere farklı jeolojik yaşlara ait Au. afarensis, Au. anamensis, Au. boiesi, Au. robustus, Au. bahrelghazali, Au. garhi, Au. aethiopicus, Au. rhodoisensis gibi birçok tür keşfedildi ve isimlendirildi. Şimdi bütün bunlara Berger tarafından "YENİ BİR TÜR" daha eklendi. Bu bilim ile yakından ilgilenenler "yeni tür" kavramına yabancı değillerdir. Çoğunlukla araştırmacılar buldukları keşfin yeni bir tür olmasını isterler, ancak John Hawks'a göre de bu yeni tür bir spekülasyon değil. Bu keşfin yeni bir tür olarak sunulması çok tartışma yaratmasa da Berger tarafından Homo cinsinin atası olabileceğinin vugulanması bu çalışmaya şüpheli bir gözle bakmayı gerekli kılıyor.
Buluntunu keşfedildiği tabaka 1,95-1,78 milyon yıllar arasına atfedilmiş. Bildiğiniz gibi bilinen en eski Homo cinsi olan Homo habilisi ve taksonomik olarak tartışmalı olan Homo (Au.?) rhodosiensis neredeyse 2,4 milyon yıla tarihlendiriliyor. Yani Berger'in keşfenin Homo cinsinin atası olma olasılığı kronolojik olarak şüphe yaratıyor. Hawks'ın kendi bloğunda dikkat çektiği bir nokta ise fosilin bulunduğu tabakanın ve mağaranın sedimantolojik yapısı. Bu tabakalar mağraya bir su baskını sonucu oluşmuşlar ve normal magenitk polaritelere sahipler. Bu kron aslında Olduvai  lokalitesinin subkronları ile uyumluluk gösteriyor. Bununla birlikte aynı tabakada eşlik eden faunada bulunan kılış dişli kaplan Magantereon bütün Afirka'da en son 1,5 milyon yıl önce yok oluyor, soyu tükeniyor. Bu bize Au. sediba'nın Turkana havzasından bildiğimiz KNM-ER 1470 ve Olduvai Gorge lokalitesinden bilinen OH 24 fosili ile aynı dönemde var olduğuna işaret ediyor.
Hawks bu yeni keşfin aslında Au. africanus'a ait oalbileceğini, bu türün tür içi varyasyon aralığı içerisinde yer alabileceğini öne sürüyor. Yani Au.'nun yeni bir türü olarak sunmaktansa bir Au. africanus keşfi olarak sunmak da mümkün görünüyor. Ayrıca erkek bir bireye atfedilen Au. sediba'nın erkek mi dişi mi olduğu da tartışmalı çünkü australopithecusların diğer erkek ve dişi bireylerininin seksüel boyut farklılıklarının varyasyon oranalrı içerisinde kalıyor, bu nedenle salt boyuta ve bazı temel morfolojik özelliklere bakılarak cinsiyet belirlemesi şüpheleri kaçınılmaz kılıyor.
Acaba Au. sediba bir Homo türü olabilir mi?  Au. sediba'nın (420ml) beyin hacmi Homo cinsinin üyelerine göre küçük değerlerde, ancak Homo florisensis ile karşılaştırdığımızda (420ml) aynı ölçülere ulaşıyoruz. O zaman beyin hcaminin insan evriminde türlerin diyagnostik farklılıklarını belirlerken gerçekten bir ayıraç olup olmadığını sorgulamamız gerekiyor. Elbette Homo florsiensis'ın en eski 1 milyon yıla kadar indiğini ancak Au. sediba'nın 1.95-1,78 milyon yıllar arasında tarihlendirildiğini de unutmamak lazım, kronolojik bir fark var. Ünlü paaleoantropologlardan Don Johanson bu fosilin Homo cinsinin bir üyesi olabileceğini öneriyor. Ancak Au. sediba Homo cinsinin üyelerinden farklı olarak daha protognat bir yüze sahip ve Homo cinsi gibi parabolic bir dental arka sahip değil.
Diğer bir sorun ise bu kadar türemiş özelliklere sahip ve Homo cinsine evrimsel olarak yakın olan türün taş alet kültürü hakkında bilgi verilmemesi. Bilindiği gibi Homo cinsinin ürettiği düşünülen en eski alet üretimi yaklaşık 2,6 milyon yıl öncesine tarihlendiriliyor.
Haklı olarak Hawks kendi blogunda yayını okurken farkettiği önemli bir noktayı dikkat çekiyor. Yayında fotoğrafı bulunan ancak tanımlanmayan bir distal phalanx yani parmak kemiği var. Bu parmak kemiği aslında Homo ve Australopithecus arasındaki morfolojik farklılıklarda rol oynayacak önemli bir kalıntı. Büyük parmak uçları alet üretimine adaptasyon ile ilgisi olduğu genel olarak kabul ediliyor. Fotoğraftan parmak ucunun özellikleri pek anlaşılmıyor ancak Au. benzeri dar bir yüzeye mi yoksa Homo gibi daha geniş bir yüzeye mi sahip olduğu önemli.
Diğer bir özellikl ise kol ve bacak uzunluğu oranları. Buna göre Malapa örneği Au. ve Homo arasında bir değer taşıyor gibi. Au. sediba, Homo benzeri küçük dişler, daha yüksek burun, gelişmiş kalça kemiği, uzun bacaklar gibi mdoern özelliklere sahip iken uzun kollar ve küçük beyin kapasitesi gibi ilkin özelliklere de sahip.
Homo cinsinin Güney Afirka'da mı yoksa Doğu Afrika'da mı ortaya çıktığı uzun süredir araştırmacılar arasında tartışılıyor. Güney Afrika'da çalışan araştırmacılar Au. africanus'tan türeyen bir atasal potansiyelin Homo cinsine atalık ettiğini düşünürken Doğu Afrika'da çalışanlar Au. afarensis'ten türeyen Au. garhinin Homo cinsine giden yolda olduğunu iddia ediyorlar. Yeni bulunutlar ise bizi şaşırtmaya devam ediyor. 

Daha fazla bilgi için,


    Berger, L., de Ruiter, D., Churchill, S., Schmid, P., Carlson, K., Dirks, P., & Kibii, J. (2010). Australopithecus sediba: A New Species of Homo-Like Australopith from South Africa Science, 328 (5975), 195-204 DOI: 10.1126/science.1184944
    Dirks, P., Kibii, J., Kuhn, B., Steininger, C., Churchill, S., Kramers, J., Pickering, R., Farber, D., Meriaux, A., Herries, A., King, G., & Berger, L. (2010). Geological Setting and Age of Australopithecus sediba from Southern Africa Science, 328 (5975), 205-208 DOI: 10.1126/science.1184950

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

INSANIN EVRIMI-YORUM